Yeter ki adam ol ,dürüst ol ,kendin ol , başkasının maşası olma.
Bu nasıl bir rezalettir dimağım bir türlü almıyor. Aksaray’da bir yayın organı üzerinden pirim yapmak nasıl bir etik düşüncedir. Hasan Bölükbaş üzerinden pirim yapma derdinde olmak ne kazandıracak ki. Adam gazetecilik konusunda efsane bunu kabullenmek gerek. Mesleğini onun kadar iyi icra etmek için çaba göstermek yerine niye özeline girip bir algı oluşturma yarışına giriliyor. Bu zamana kadar hep izleyici oldum. Bakalım ne olacak işin sonu ne olup bitecek diye.
Hasan Bölükbaş ve Kardeşi Bilal Bölükbaş hakkında maksatlı haber yaptırılmasının altında yatan neden ne? Bu işin altından pis kokular geliyor.
Birilerinin korkularıyla yüzleşememesinin sonucunda yaptırılan haberler doğru kaynaklara dayandırılıyor mu? Kulaktan duyma birkaç bilgi ile altı doldurulmamış teyit edilmemiş haber kaynağı olmayan bir konuyu kamu oyuna olmuş gibi yansıtmanın hiç alemi yok.
Hasan Bölükbaş’ın Gazeteciliğini,
Bilal Bölükbaş’ın iş adamlığını sorgulamak mı gerekiyor?
O zaman iyi araştıracaksın.
Dimağımı zorluyorum Bilal Bölükbaş Fetöden soruşturma geçirdi diye haber yapabilmek için elinde ifade tutanaklarının olması lazım. Bu haberi yaparken kanıt olarak ortaya koyarsın haberi yaparsın buna kimsede itiraz edemez. Ama ifade tutanakları olmadan neyin sorulup ne hakkında sorgulandığını bilmeden haber yapmak habercilik değil olsa olsa birilerinin siparişini yerine getirmektir.
Hasan Bölükbaş’a gelince ben kişinin özeline değil mesleğinde yaptığı başarı ve başarısızlığa bakarım.
O şöyle yapmış bu böyle yapmış
Bana ne.
Sana ne
Ona ne.
Adam herkesin uyuduğu bir saatte olay yerine gidip haber yapıyorsa gazeteci tabiri ile haber atlatıyorsa o zaman gocunmayacak sın.
O yapıyorsa sende yaparsın.
Birilerine Namussuz damgası vururken kendi özel hayatını da gözen geçireceksin.
O yapınca tu kaka sen yapınca hovardalık oluyorsa gün gelir birileri de senin o yaşamını ortaya serer insan yüzüne çıkamazsın.
İşte o zaman insanlar suratına tükürür.
Toplum soyutlar arkanda merkez bankası olsa faydası olmaz.
İftira atmak kolaydır, ama ya sende aynı konuma düşersen.
Gazetecilik mesleği çok hassas bir meslektir. Bu meleği herkes yapamaz bu mesleğin ağırlığı altında ezilmeden hakkını vererek yapanlara buradan saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden bana gazetecilik dersi veren 300 adet gazete basıp kendini gazete patronu sınıfına sokan bir kişi yüzüme söyleyemediğini sosyal medya üzerinden yazarak Gazeteciliği ne kadar ustaca yaptığını kanıtladı.
Yalan haber yapmak ile ,iftira attığım için gözaltına alındığımı yazdı.
Aslında bu arkadaş gözaltına alınmama sebep olan haberin ne olduğunu bile bilmiyordu.
Gözaltına alınıp bir gün nezarette kalmama sebep olan haberin yalan uydurma olduğunu iddia etti.
Aslında farkında olmadan kendisi yalan haber yaptı. Birde utanmadan Gazetecilik dersi vermeye kalktı. Yaptığım haber ulusal basında da yer alan bir haber idi. Ve o haberden bir tutuklama veya farklı bir yaptırım çıkmadı.
Yani çuvalladı.
Gazetecilik dersi vermek için öncelikle kendin bu mesleği iyi icra edeceksin. Gazetecilik yaparken araştırmacı olacaksın birileri hakkında bir yazı yazacaksan iyi araştıracaksın araştırmazsan rezil eden biri çıkar ona da katlanacaksın.
Bu konu daha çok su götürür bu sebepten dolayı bu konuyu irdelemeye devam edeceğim. Bu yazının daha devamı olacak.
Önemli Hatırlatma; Benim hakkımda da yalan yanlış bir şeyler yazacak olanlara tavsiyem iyi araştırın. Benim dilimin ayarı yok birde bakmışsın azımda ıslanması gereken bakla çıkıverir ağzımdan. Sonra yazdıranlarda, yazanlar da popo suna acı biber sürülmüş gibi anırarak dolaşır ortalıkta. İspiyon ederek yalakalık yaptıkları da kurtaramaz sonra benden söylemesi. Devlet hala 18 yaşında. Bu dostça hatırlatmadan ders çıkartmanız dileği ile.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)