YAZARLAR

İşimiz Gazetecilik Halk tabiriyle “Dördüncü kuvvet”

İşimiz Gazetecilik Halk tabiriyle “Dördüncü kuvvet”

İzzet Tınmaz ; Gazeteci/ Yazar

Gazeteciler devletin verdiği haktan yararlanıp halk tabiri ile, Dördüncü Kuvvet olarak yönetim mekanizmasının organlarını, eleştirir, sorar, sorgular, araştırır.

Gazeteciler bunları halk adına bağımsız ve korkmadan yapar. Bunları yaparken bazen darp edilir, tehdit edilir. Gazeteciler bunu yaparken aslında hem halkın hem de yöneticilerin haklarını korur. Zira bu sorgu ve araştırma halkın gözleri önünde, adresi belli olarak yapılır.

Yani son dönemlerde yaygın olduğu şekliyle gizli hesaplardan haysiyet cellatlığı, sahte namus tellallığı yapmaz, asala yapamaz.

Eleştiri hakaret değildir.

Öncelikle bilinmesi gereken Gazetecilerin veyahut köşe yazarlarının kaleme aldığı eleştiri hakaret değildir.

Olumlu eleştiri insanın zihnini açan insana yön veren insanın yanlış yapmasını önleyen en güzel yöntemlerden biridir. Hele yöneticilerin etraflarına çevrilen çemberi kırmasını sağlayan güzel bir araçtır.

Yöneticilerin üstüne düşen görev, tabiri caiz ise halk tabiriyle “Topu taca atmak.” yerine iddiaların doğruluğunu araştıran gazeteciye yardımcı olmaktır. Zira araştırmanın sonucunda şayet gözden kaçan bir duruma veya hakka tecavüz varsa bunun faturasını halk yöneticiye kesecektir. Yöneticiler iyi niyetle halka hizmet için çıktıkları bu yolda derinden yara alacak ve bir ömür boyu; Hırsız veya hırsızlığa göz yuman yönetici olarak halkın gözünden düşecektir.

Namusu ve şerefi için yaşayan insanoğluna yakışan ne hırsızlık yapmaktır ne de hırsıza kol kanat germektir.

Gazeteciye düşen görev, kendine gelen iddiayı çok yönlü olarak soruşturmaktır. Her iddia her duyum yazılamayacağı gibi gündeme de getirilmez. Sonra araştırma kısmı başlar. Gerekirse konunun muhataplarına kadar araştırmasını sürdürür, işin tüm detaylarına hakim olduktan sonra iddiayı yine halk adına gündeme getirir. İşin detaylarının sorgulamasını halk adına muhataplarına yöneltir. Muhataplara belki gazetecinin gözünden kaçan bir detay vardır diye cevaplanması için gazeteci süre tanır ki belki gazeteci de yanılmıştır. Fakat beklenen ve tanınan sürede gereken detaylı açıklama yapılamazsa konunun muhatabı zan altında kalmayı göze almış demektir.

Burada devreye kamuoyu vicdanı girer, kamuoyu yöneticinin karnesine tüm bunları kaydeder. Adli makamlar olayların takipçisi olduğu için bunun adli kısmı işin bir başka boyutudur.

İşin özeti; gazeteciye düşen işi hakkıyla araştırmak, idareciye düşen görev ise işin hakkıyla araştırılması için gazeteciye yardımcı olmaktır. Eğer bunlar yapılmazsa işte o zaman sahte hesaplar üzerinden yapılan her saldırı, karalama ve iftira kampanyası halkın üzerinde etkili olur.

Dedikoduyu bitirmenin tek yolu şeffaf olmaktır.

Basın hak ve ilkelerine bağlı kalarak yayın hayatını sürdüren yaltaklık yapmayan tüm gazeteciler halkın vicdanı ve sesidir.

Medya gurupları etkinliğin ve ayakta kalabilmenin garantisi olarak devletle ve siyasal iktidar ile ilişki kurmayı özellikle tercih etmektedir.

Günümüzde yasama, yürütme, yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak anılan medya özellikle seçim dönemlerinde bir siyasi partinin yayın organı gibi hareket ederek insanlara verilen siyasi haberlerin içeriğini ilişkilere göre şekillendirmektedir. Bu nedenle Gazeteciler devletin verdiği haktan yararlanıp halk tabiri ile, Dördüncü Kuvvet olarak yönetim mekanizmasının organlarını, eleştirir, sorar, sorgular, araştırır. Bunları yaparken kanunların izin verdiği ölçüde yapmaya özen gösterir.

 

 

Loading

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL