Genel

Bir Gazetecinin Haklı isyanı Kendi Kaleminden

Bir Gazetecinin Haklı isyanı Kendi Kaleminden

Loading

İzzet TINMAZ  / Onuncu Köyün Muhtarı

Bir Gazetecinin Haklı İsyanı Kaleme Almış Ben O gün İşlerim Dolayısıyla Takip etmedim sağ olsun dostlarım ve okuyucularımın sayesinde haberi geçtim. İşte o gazeteci Bayanın Kaleme aldığı Makale.

Bu gazeteci bayanın uğradığı haksızlık karşısında bakalım Sözde Gazetecilerin Haklarını Savunmak İçin Kurulan Gazeteciler Cemiyet Başkanları bir açıklama yapma gereği duyup KINAYACAKLAR MI. Kınama Yapan Hangi Gazeteci cemiyeti olursa olsun yayınlayacağız. Ama ve lakin Bu cesareti gösterecek Cemiyet Başkanı Var mı Onu da zaman gösterecek.

Ancak, bu yasak,vebal taşır,bu yasak,hakka geçmektir,

Gazeteci olarak,hiçbir zaman polisle karşı karşıya gelmedim,gelmem de.

Çünkü onlar bu vatanın,dirlik ve düzenin asayişin sağlayan,kolluk kuvvetleri.

Ancak 3 mayıs’ta, yaşanan olayda, ilk kez Emniyet Mensupları ile Karşı karşıya gelmiş,gibi gözüksemde de,aslında ben polisle karşı karşı karşıya gelmedim.

Aksine sessiz kalmayı yeğledim.

Çünkü,Emniyet personeli,kendilerine verilen emri yerine getirdiler,onlar sadece görevlerini yaptılar.

Benim derdim bu emri veren,tarafından yapılan çifte standartı anlatmaktı.

Dün yaptığımız haberde aslında, polisin değil,başkalarının bizi engellemeye çalıştığının farkında olduğumuzu,anladık.

Olayı baştan anlatayım isterseniz….

Varın siz karar verin,kim haklı kim haksız.

Şehidimizin  Uçakla Nevşehir iline getirildiğini haber aldığımız andan itibaren beklemeye başladık.

Aksaray İl sınırına getirildiğinde,bir Arkadaşımla haberleşip, Somuncu Baba Külliyesine gittik.

En iyi nereden görüntü alabiliriz,diye düşünürken, Cenaze töreninin yapılacağı, Camiinin oraya çıkmak istedik,en güzel görüntü oradan alınabilirdi.

Merdivenlere doğru yöneldik, tam çıkacakken, görevli iki polis arkadaşımız,yukarı çıkmanın yasak olduğunu söyledi.

Kendilerine kimliklerimiz gösterek gazeteci olduğumuz söyledik.Bize biraz beklememizi kendilerinin durumu yetkilere bildirmeleri gerektiğini söylediler.

Haber verdiler,beklemeye koyulduk.10 dakikaya yakın bekledik.Daha bekleyip bekleyemeyeceğimiz sorduk,”birazdan haber gelir” dediler.

Tekrar beklemeye koyulduk ki, bir iki dakika içerisinde,yukarıdan aşağıya inen,sonradan Başkomiser, olduğunu öğrendiğim, sivil giyimli bir polis,bizi, şöyle alttan yukarı bir, süzerek, yukarıya yerel basın dahil kimse çıkmayacak,sadece ulusal basın olayı takip edecek onları alacaksınız”dedi.

Sert bir şekilde.

Bozulduk tabi ama, biraz yüksek sesle de arkadaşıma, neden sadece ulusal basın mış,neden imtiyaz sahibi ulusal basın”desemde yine susmayı tercih ettim.

O sırada,hemen yanımızda duran biri hariç diğerlerinin yerel basın olduklarını bildiğim,bir tv nin  çalışanları vardı.

Aynı komiser, onları alıp yukarı çıkmalarını temin etti.

Bu kararın neden olduğunu öğrenmek istedim ve gerekçesini sordum bir yetkiliye.

Bakanlık talimatı olduğunu söyledi.

Bende az önce yukarı alınan  bir yerel tv nin muhabirlerinin, neden alındığını, onlarında yerel basın olduğunu söylesemde,,baktım ki dinlenmiyorum, konuşmayı bırakıp,bakanlık kararı olduğuna hiç inanmadığım halde  alandan uzaklaştım.

Hatta, polis kordonunun dışına çıktım,izlemeye koyuldum.

Arkadaşımda sesini çıkarmadı,böyle olması gerekiyorsa yerel basın alınmayacak, eyvallah diyelim dedik.

Ancak zaman çok geçmeden, gelen her gazeteci, hem polis kordonunun içine sorgusuz sualsiz alınıyor,hemde bizim, yasak olduğu için çıkartılmadığımız  merdivenlerden çıkmalarına izin veriliyor.

Şaşkınlıkla,birazda küçük dilimi yutarak seyrettim.

Aksaray’da herkes Ulusal basın olmuştu adeta.

Matbaada çalışanı,kameramanı,mesleğe yeni başlayanlar bile ulusal basın olmuştu.

Gelene geç  gidene güle güle misali.

Ulan ne ara Aksaray bu kadar ulusallaştı demek geldi içimden.

Çünkü biliyordum ki, ulusal basın diye içeri alınanların bir kısmının dışında hiç kimsenin Ulusal basınla alakası yoktu.

Biz tabi Şehit Cenazesinde olay çıkartmamak için sesimizi çıkarmadık.

Polis kordonu dışında çekim yapmaya başladık.

Arkadaşım bir ara başka bir mevkiden resim almaya gitmiş,bende bir iki adım polisi önüne geçip biraz daha rahat çekim yapmak istedim.Çünkü görevli arkadaşlar gezerken, farkında olmadan kameranın önünü kapatıyordu.

İçerde olan Gazeteciler daha rahat görüntü alıyor, tabi onlar,sözde ulusal basın olan arkadaşlar, bizde bir adım önde olsak bir şey demezler diye düşündüm.

Ancak bir polis arkadaş önüme geçerek, beni durdurmaya çalışıp sadece ulusal basın alınacak giremezsin dedi.

Girmeyecektim ki, zaten bir adım öne geçecektim, kendisine “bakın onlar ulusal basın mı?, onlarda ulusal basın değil ama içerdeler”dediğim halde ,engellendim yine.

Sonra başka bir alana geçtim.

Kapının tam karşısına,ancak orada, kordonada bayağı uzaktım, çekim yapmaya devam ederken bir polis gelip ordan çekil abla dedi.

İçeri girip resim alan arkadaşları görünce izin verildi deyip girmek istedim giremezsiniz, yasak dendi.

Sonrası sadece bize uygulanan yasağın aslında bana uygulandığını anladım.İçimden keşke arkadaşımıda yakmasaydım dedim.

Çünkü anladım ki,arkadaşım, benim narıma yanmış.

Şehitliğin oraya geçtik bekliyoruz,tam şehitlik kapısından çıkanları çekerken, gazetecilerde görüntü alanıma girdi.

Bazıları Zafer gülüşler atıyordu.Anladımki, bakanlığın yasağı ,değil, yine Ayşe ALP’in arkasından ve onun kurduğu haber sitelerine karşı konulmuş bu yasak.

Ve Emniyet Personelinin bu emri neden verdiğini bilmiyorum.

Ancak, bu yasak,vebal taşır,bu yasak,hakka geçmektir,

Ve bu yasak sadece Ayşe ALP ve Aksaray Olay Habere olduğu için, DOĞRU YOLDA OLDUĞUMU ’u gösterir.

Çünkü Hiç bir zaman kimsenin adamı olmadım, olmayacağım.

Buradan, arkamdan çevirdikleri kumpaslara devam etmelerini söyleyeceğim,sözde hepsi ulusal olmuş kendini gazeteci olarak addetmiş arkadaşlara da; son bir sözüm olsun.

Camiada kumpaslar kurarak, kimini içeri attırıp, kimini karalayıp, kimine lanet olsun dedirtip, zafer kazandınız sanıyorsunuz ya,bende başarılı olamayacaksınız!

Bugüne kadar edebimden sustum..

Baktım ki, edepsizliklerinizden korktum zannettiniz.

O halde, bundan sonra sizin dilinizden, sizin silahlarınızla savaşmaya başlıyoruz.

İşte sevgili okuyucularım durum bu, gerçek bu.

Emniyet Yetkilileri, yerel basını almadı.

Bütün Ulusal basın oradaydı

SAYGILARIMLA

 Yazının Linki : http://www.aksarayolayhaber.com/yazarlar/satir-arasi/ancak-bu-yasak-vebal-tasir-bu-yasak-hakka-gecmektir/38/

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

İlgili Haberler

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL